Aşırı korumacı olma ya da hiç korumacı olmama, ebeveynlerin çocuklarında yetersiz ve bağımlı hisleri pekiştirebileceği durumlardır. Aşırı korumacı ebeveyn, çocuğuna ihtiyaç duyduğu/duymadığı her alanda neredeyse “pervane olarak” çoğu zaman çocukların kendilerine yetebilmelerine izin vermezler. Çocuk zaman içinde sorumluluk almada, duygularıyla baş edebilmede, zorlukların üstesinden tek başına gelebilmede ve bağımsız olarak bir şeyleri yürütmede daha başarısız olur ve yeni deneyimler ona korkutucu gelebilir. Ebeveyni olmadan bu şeylere kalkıştığındaki hissiyatı, adeta bisiklete binmeyi yeni öğrenen ve alıştırma tekerleklerinin aniden çıkarıldığı bir çocuğun bocalaması ve korkusuna benzer. O tekerlekler olmadan düşeceğini ve onlara ihtiyacı olduğunu düşünür.
UNICEF’ te aldığımız eğitimlere yine çocuk temsilci olarak katılıyordum ve orada karar alınırken bize soruyorlardı. Ve diğer çocuklara bizim prostitutes anlatmamızı istiyorlardı çocuk haklarını. Bunun daha etkili olduğunu düşünüyordum bir çocuğun diğer bir çocuğa çocuk haklarını anlatmasını, aynı zamanda çocukların o sürece karar vermesini de daha çocuk dostu olduğunu düşünüyordum. Yani Çocuk Yürütme Kurulu’nun doğuşunu Hak Balonum’ a indirmemin sebebi Sosyal İklim’ in ilk çocuk projesi olması değil.
Anayasamızda da belirtildiği üzere; kanun önünde her vatandaş eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Yani hakları kullanma ve yükümlülüklere katlanma noktasında ‘eşitlik ilkesi’ kabul edilmiştir. İdare tarafından verilen hizmetlerde de hizmetten her vatandaş eşit bir biçimde yararlanma hakkına sahip olduğu gibi, bu hizmetten kaynaklanan külfetlere de her vatandaşın eşit olarak katlanması beklenmektedir. Ancak bazı durumlarda idare tarafından hukuka uygun bir eylem/işlem yapılmakta, bu hizmetten tüm vatandaşlar eşit olarak yaralanabilmekte; ancak ortaya çıkan durum itibariyle bundan kaynaklanan zarar anormal ve özel olarak bir kişi üzerinde kalmaktadır. Yargı kararlarında bu zararın idare tarafından tazmin edilmesinin hukukun genel ilkelerinin, hakkaniyet ve nesafet kurallarının gereği olduğu isabetli bir biçimde ifade edilmiştir. Zira bu durum, hukukun bir gereği olduğu gibi vatandaşların idareye duyduğu güvenin ve sağlıklı bir sosyal yaşantının temel taşıdır.
Daha sonrasında 2020 Mart ayında pandemi durumu nedeniyle bu çalışmaların hepsi dijital ortama taşındı. Toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk hakları, iklim krizi, sürdürülebilir kalkınma amaçları, çocuklar için girişimcilik gibi farklı farklı konularda hem toplantılar yapıyor hem de atölye çalışmaları yapıyoruz. Çocuklar geçtiğimiz bir buçuk sene içerisinde diğer çocuklara erişmek adına da dışarıya açık etkinlikler yaptılar. Özellikle 2020 Kasım ayında, dünya çocuk hakları günü kapsamında çocuk haklarını anlatan dijital etkinlikler düzenlediler ve diğer çocuklara da çocuk haklarını anlattılar. Şu ana kadar ortalama 100 çocuğa çocuk haklarını anlatmış oldular. Bunun yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği ile alakalı akranlarıyla çalışmalar gerçekleştirdiler.